[Deleted]
Benim ikinci Türk hikayesim Herkese merhaba. Tekrar biraz komik bir hikaye yazmaya denedim. Hikayeyi iyi arkadaşlar hakkında. Tadını çıkarın! Emine: Ayşe canım çok sıkılıyor. Ne yapacağız? Ayşe: Öyleyse alişveriş yapalım. Emine: İyi fikir. İlk önce nereye gidelim? Ayşe: Fark etmez. Hem bakkaldan hem de pazardan şeyler gerek. Emine: Mmm...bakkala gitmek istemiyorum. Geçen hafta oradan çok tuzlu peynir aldım. Ayşe: Biliyorsun ki! Peyniri hep tuzlu tadıyor. Emine: Tamam şimdi unutmayacağım. Ayşe: Nasılsa sen karar verir misin? Emine: Ne hakkında? Ayşe: Başka bir yerden peynir alacak mıyız? Emine: Olur alalım. Ayşe: Tamam canım yağlı peynir istiyor mu yoksa yağsız peynir mi? Emine: Artık bilmiyorum. Peynir boş ver. Ayşe: Emine bunu hiç hoşuma gidiyor. Karar versene! Emine: Kalkıyorum artık! Çabuk çıkalım. On dakika sonra... Ayşe: Tünaydın biber turşusu var mı? Bakkal: Merhaba hanımlar. Evet iki çeşit var Ayşe: Çeşitleri gösterir misiniz? Bakkal: İşte bakın. Büyük ve küçük kavanoz var. Ayşe: Büyük olsun. Ondan üç tane verin. Bakkal: Yedi yüz lira lütfen. Çanta var mı? Ayşe: Yok unuttuk. Cüzdanımda bakayım. Buyurun. Bakkal: Pardon hanımefendi yedi yüz elli lira verdiniz. Ayşe: Üstü kalsın. İyi günler. Bakkal: İyi günler Emine: Pazara gitmek zaman var mı? Ayşe: Gitmeyelim. Bugün için yeter aldık. Emine: Pazarcı bize çağırıyor ama. Ayşe: İşi işte. Emine: Haklısın. Artık kızgın değil misin? Ayşe: Şaçmalama. Yabancı değiliz. Son
Oct 5, 2013 6:36 PM
Corrections · 3

Benim ikinci Türk hikayesim

Herkese merhaba.

Tekrar biraz komik bir hikaye yazmaya denedim. Hikayeyi iyi arkadaşlar hakkında. Tadını çıkarın!

Emine: Ayşe canım çok sıkılıyor. Ne yapacağız?
Ayşe: Öyleyse alişveriş yapalım.
Emine: İyi fikir. İlk önce nereye gidelim?
Ayşe: Fark etmez. Hem bakkaldan hem de pazardan alınacak şeyler var gerek.
Emine: Mmm...bakkala gitmek istemiyorum. Geçen hafta oradan çok tuzlu aldığım peynir çok tuzluydu aldım.
Ayşe: Biliyorsun ki! peyniri hep(zaten) tuzludur tadıyor.
Emine: Tamam şimdi unutmayacağım. (
Ayşe: Nasılsa Neyse,sen karar verir misin?
Emine: Ne hakkında? /''Neye?'' sounds better
Ayşe: Başka bir yerden peynir alacak mıyız?
Emine: Olur alalım.
Ayşe: Tamam canım. Yağlı peynir mi istiyor mu yoksa yağsız peynir mi istersin/istiyorsun? 
Emine: Artık bilmiyorum. Peyniri boş ver.
Ayşe: Emine bunu hiç hoşuma gidiyor gitmiyor. Karar versene!
Emine: Kalkıyorum artık! Çabuk çıkalım.

On dakika sonra...

Ayşe: Tünaydın, biber turşusu var mı?
Bakkal: Merhaba hanımlar. Evet iki çeşit var. 
Ayşe: Çeşitleri gösterir misiniz?
Bakkal: İşte bakın. Büyük ve küçük kavanoz var.
Ayşe: Büyük olsun. Ondan üç tane verin.
Bakkal: Yedi yüz lira lütfen. Çanta var mı? (Do you mean a shopping bag?It is not common to ask it nowadays.:))
Ayşe: Yok unuttuk. Cüzdanıma da bakayım. ( I think you meant to say ''Let me check my purse for money.'', but no need to say this to the shop owner.) Buyurun.
Bakkal: Pardon hanımefendi yedi yüz elli lira verdiniz.
Ayşe: Üstü kalsın. İyi günler. (750 Lira for turşu, you are very generous.:)
Bakkal: İyi günler
Emine: Pazara gitmek için /gitmeye zaman var mı?
Ayşe: Gitmeyelim. Bugün için yeteri kadar aldık.
Emine: Pazarcı bizie çağırıyor ama. (Ah, they always do that:)
Ayşe: İşi işte.
Emine: Haklısın. Artık kızgın değil misin?
Ayşe: Şaçmalama. Yabancı değiliz.

Son

 

Another great job. It is fun to read your stories. :)

 

And the government has changed Turkish currency in previous years.

750.00 TRY = 278.132 EUR

So be careful.:)

 

October 5, 2013

Benim ikinci Türk hikayesim ( Hikayem )

Herkese merhaba.

Tekrar biraz komik bir hikaye yazmaya (Yazmayı) denedim. Hikayeyi (Hikayem) iyi arkadaşlar hakkında. Tadını çıkarın!
Emine: Ayşe canım çok sıkılıyor. Ne yapacağız?
Ayşe: Öyleyse alişveriş (alışveriş) yapalım.
Emine: İyi fikir. İlk önce nereye gidelim?
Ayşe: Fark etmez. Hem bakkaldan hem de pazardan bir şeyler gerek.
Emine: Mmm...bakkala gitmek istemiyorum. Geçen hafta oradan çok tuzlu peynir aldım.
Ayşe: Biliyorsun ki! Peyniri hep tuzlu tadıyor.
Emine: Tamam şimdi unutmayacağım.
Ayşe: Nasılsa (neyse) sen karar verir misin?
Emine: Ne hakkında?
Ayşe: Başka bir yerden peynir alacak mıyız?
Emine: Olur alalım.
Ayşe: Tamam canım. yağlı peynir (mi istiyorsun) istiyor mu yoksa yağsız peynir mi?
Emine: Artık bilmiyorum. Peynir(i) boş ver.
Ayşe: Emine bunu (bu) hiç hoşuma gidiyor (gitmiyor). Karar versene!
Emine: Kalkıyorum artık! Çabuk çıkalım.

On dakika sonra...

Ayşe: Tünaydın biber turşusu var mı?
Bakkal: Merhaba hanımlar. Evet iki çeşit var
Ayşe: Çeşitleri gösterir misiniz?
Bakkal: İşte bakın. Büyük ve küçük kavanoz(lar) var.
Ayşe: Büyük olsun. Ondan üç tane verin.
Bakkal: Yedi yüz lira lütfen. Çanta var mı? (?)
Ayşe: Yok unuttuk. Cüzdanımda bakayım. Buyurun.
Bakkal: Pardon hanımefendi yedi yüz elli lira verdiniz.
Ayşe: Üstü kalsın. İyi günler.
Bakkal: İyi günler
Emine: Pazara gitmek (gitmeye) zaman var mı?
Ayşe: Gitmeyelim. Bugün için yeter aldık.
Emine: Pazarcı bize(bizi) çağırıyor ama.
Ayşe: İşi işte.
Emine: Haklısın. Artık kızgın değil misin?
Ayşe: Şaçmalama.(saçmalama) Yabancı değiliz.

Son

October 11, 2013
Want to progress faster?
Join this learning community and try out free exercises!