JoshAmy
İstanbul'a geldiğimde (İkinci parça) 1 Haziran 2013'te her diğer gün gibi saat 1'de dil okulumdan çıkıp benimle aynı okulda okuyan üç kız dostumla İstiklal caddesiye girdem. Ama o gün sıradan değildi. Caddesiye girer girmez yüzlerce kişiye karşılaştık. Herkes Taksim Meydanıya yüzleşerek görünmez bazı kişilere bağırıyordular. Heyecan doruktaydı. Ben ve 3 arkadaşım kalabalığı yararak ilerledik. İstiklalın sonuna kadar ayaklarımızı sürüyerek yürüdük. Sonuna varken bir polis grubu olduğu belli oldu. Polis meydanıya çıkmak isteyenler engelliyordu. Onlar ve protestucular arasında çelikten yapılmış barikatlar sıralandı. Polis savaş zıhrı, yüz maskesili miğfer takiyorlardı. Ellerinde polis copu tutuyorlardı. Arkasında bazı TOMA kamyon park edildi. Kısa süre içinde, polis ilerlemeye başladı. Kalabalık babaları tuttu. Lise çağındaki çocuklardan sabırsız olanlar çöp ve küçük taş fırlatmaya başladı. Polis daha büyük bir kuvvet ile tepki verdi. TOMA kamyonlar canlandırıldılıp önde duran protestocular sprey sıkıldı. Arkadaşlarımdan biri çok korktu. "Buradan bırakmalıyız", dedi. Ben ve iki diğer kız çok heyecan duyarak "biz kalmak istiyoruz, görmek istiyoruz" dedik. Arkadaşımız bizim hakkımızda endişelendi ama en sonunda yalnız evine gitti. Fakat çok yakında biz de durumdan korkacaktık. Üç kişidik. Kalabalığın önünden yaklaşık 25 metre uzaklıkta kaldık. Bazen kalabalık ilerledi bazen de polis ilerledi. Polis ilerlerken TOMA kamyonlar kullanıldı. O zamanda protestocular çok korkmuş olup polisten kaçtı. Çiğneneceğiz endişelendim. Her şeyden en korkunç bu oldu. Ben ve kızlar yan sokak yanında kaldık. İstiklal tehlikeli olacaksa böyle kaçabiliriz diye düşündüm. Yan sokağın koşesinde kalkarken polis yine ilerledi. Ama bu sefer gaz kullaniyordular! TOMA kamyon da ilerledi. Kalabalık çok kızgın ve fırtınalıydı. Herkes öksürüyördü. Herkesin gözleri yaşardılar. Şaşkınlıkta gazdan kaçmak için İstiklaldan cafelerin ve lokantaların içine koştu. Bu sırada, bazı kişi daha cesur ve aptal davrandı. Mask takılıp gaz bombalar yerden kaldırarak polise geri attiler! Durum hızla kötüleşiyordu. Gaz bize yakın düşüyördü. Nihayet gitmeye karar verdik. Ama Haziranın hikayesi yeni başladı.
Apr 17, 2014 5:10 PM
Corrections · 3
1

İstanbul'a geldiğimde (İkinci parça)

1 Haziran 2013'te her günkü gibi (or her gün olduğu gibi) saat 1'de dil okulumdan çıkıp benimle aynı okulda okuyan üç kız dostumla (arkadaşımla is much better. Dost is a strong word for this sentence) İstiklal Caddesi'ne gittim. Ama o gün sıradan değildi. Caddeye girer girmez yüzlerce kişiyle karşılaştık. Herkes Taksim Meydanı'na doğru göremediğimiz bazı kişilere bağırıyorlardı. Heyecan doruktaydı. Ben ve üç (in a prosaic text we don't use numbers as 1,2,3 etc., but with script as bir, iki, üç etc.)  arkadaşım kalabalığı yararak ilerledik. İstiklal'in sonuna kadar ayaklarımızı sürüyerek yürüdük. Sonuna varınca/doğru bir polis grubu olduğu belli oldu.

Polis meydana çıkmak isteyenleri engelliyordu. Onlar ve protestucular arasında çelikten yapılmış barikatlar sıralanıyordu. Polisler savaş zırhı, yüz maskeli miğfer takıyorlardı. Ellerinde polis copu tutuyorlardı. Arkalarında birkaç TOMA park edilmişti.

Kısa süre içinde, polis ilerlemeye başladı. Kalabalık babaları tuttu. Lise çağındaki çocuklardan sabırsız olanlar çöp ve küçük taş fırlatmaya başladı. Polis daha büyük bir kuvvet ile tepki verdi. TOMAlar XXX çalıştırılıp önde duran protestoculara sprey sıkıldı.

Arkadaşlarımdan biri çok korktu. "Buradan gitmeliyiz," dedi. Ben ve iki diğer kız çok heyecan duyarak "biz kalmak istiyoruz, görmek istiyoruz," dedik. Arkadaşımız bizim için endişelendi ama en sonunda evine yalnız gitti. Fakat çok yakında biz de durumdan korkacaktık.

Üç kişiydik. Kalabalığın önünden yaklaşık 25 metre uzakta kaldık. Bazen kalabalık ilerledi bazen de polis ilerledi. Polis ilerlerken TOMAları kullandı. O zaman protestocular çok korkup polisten kaçtı. Çiğneneceğiz diye endişelendim. XX En korkuncu bu oldu.

Ben ve kızlar yan sokakta kaldık. İstiklal tehlikeli olacaksa (olursa is better) böyle kaçabiliriz diye düşündüm. Yan sokağın köşesinde dururken/beklerken polis yine ilerledi. Ama bu sefer gaz kullanıyorlardı! TOMA XX da ilerledi. Kalabalık çok kızgın ve fırtınalıydı. Herkes öksürüyordu. Herkesin gözleri yaşardı. Şaşkınlıktan gazdan kaçmak için İstiklal'den kafelerin ve lokantaların içine koştular.

Bu sırada bazı kişiler daha cesur, ama aptalca davrandı. Maske takıp gaz bombalarını yerden kaldırarak polise geri attılar!

Durum hızla kötüleşiyordu. Gaz bize yakın düşüyordu. Nihayet gitmeye karar verdik. Ama Haziran'ın hikâyesi yeni başlamıştı.

April 17, 2014
1

İstanbul'a geldiğimde (İkinci parça)

1 Haziran 2013'te her diğer günler gibi saat 1'de dil okulumdan çıkıp benimle aynı okulda okuyan üç kız dostumla İstiklal caddesine gittim. Ama o gün sıradan değildi. Caddesiye girer girmez yüzlerce kişiyle karşılaştık. Herkes Taksim Meydanına doğru göremediğimiz bazı kişilere bağırıyordu. Heyecan doruktaydı. Ben ve 3 arkadaşım kalabalığı yararak ilerledik. İstiklalın sonuna kadar ayaklarımızı sürüyerek yürüdük. Sonuna varınca bir polis grubunun olduğu belli oldu.

Polis meydanıya çıkmak isteyenleri engelliyordu. Onlar ve protestucular arasında çelikten yapılmış barikatlar sıralandı. Polis savaş zıhrı ve yüz maskesili miğfer takiyordu. Ellerinde polis copu tutuyorlardı. Arkalarında bazı TOMA kamyonları park edilmişti.

Kısa süre içinde, polis ilerlemeye başladı. Kalabalık babaları tuttu. Lise çağındaki çocuklardan sabırsız olanlar çöp ve küçük taş fırlatmaya başladı. Polis daha büyük bir kuvvet ile tepki verdi. TOMA kamyonları kullanılarak önde duran protestoculara sprey sıkıldı.

Arkadaşlarımdan biri çok korktu. "Buradan ayrılmalıyız", dedi. Ben ve iki diğer kız çok heyecan duyarak "biz kalmak istiyoruz, görmek istiyoruz" dedik. Arkadaşımız bizim hakkımızda endişelendi ama en sonunda yalnız evine gitti. Fakat çok geçmeden biz de durumdan korkacaktık.

Üç kişiydik. Kalabalığın önünden yaklaşık 25 metre uzaklıkta durduk. Bazen kalabalık ilerledi bazen de polis ilerledi. Polis ilerlerken TOMA kamyonları kullanıldı. O zaman da protestocular çok korkup polisten kaçtı. Çiğneneceğimizden endişelendim. En korkuncu buydu

Ben ve kızlar yan sokakta durduk. İstiklal tehlikeli olursa böyle kaçabiliriz diye düşündüm. Yan sokağın köşesinden çıkarken polis yine ilerledi. Ama bu sefer gaz kullanıyordular! TOMA kamyonu da ilerledi. Kalabalık çok kızgın ve fırtınalıydı. Herkes öksürüyordü. Herkesin gözleri yaşardılar. Şaşkınlıktan gazdan kaçmak için İstiklal'den cafelerin ve lokantaların içine koştuk.

Bu sırada bazı kişiler daha cesur ve aptal davrandı. Maske takıp gaz bombalarını yerden kaldırarak polise geri attılar!

Durum hızla kötüleşiyordu. Gaz bombaları bize yakın düşüyordü. Nihayet gitmeye karar verdik. Ama Haziranın hikayesi yeni başlamıştı.


Harika! Anlatımın çok güzel.

İstiklal caddesi means The street of İstiklal. We use it that way instead of İstiklal street. Also Taksim meydanı means The square of Taksim. So it should be like ''caddeye girer girmez...'', ''polis meydana çıkmak isteyenleri...''

April 17, 2014
Some details: TOMA is an abbreviation, and the last letter A means Araç, which is vehicle. So we cant use toma kamyon together, cuz toma already includes 'vehicle'. When the last letter of a word and the first letter of a suffix are vowel, we use 'y' inbetween. Like cadde/caddeye But when we use the cases after possesives suffix of third person or after -ki which makes adj or pronoun from nouns we add 'n' between the noun and the suffix. Like caddesi/caddesinde/caddesini, sokaktaki/sokaktakinden etc. Present continous suffix is always -yor, there is no version for it like -yör. We only change the aux. letter at the beginning like çalışIyor, ölÜyor. And an extra info: Zırh and miğfer are a bit old. We use such words if we talk about the old wars etc. For policemen you need to use çelik yelek and kask instead of savaş zırhı and miğfer. Btw. You can use even difficult grammar rules. Its quite good. Congratulations.
April 17, 2014
Want to progress faster?
Join this learning community and try out free exercises!