Ahmad Al-Jarah
Bir Masal: (this text is in my mind and it is for practising on how to use the simple past tense ) sarayda iki tane prens varmış. evlenmeye karar vermişler ama daha kendilere bir kız bulamamışlar. Sarayın hakimi onlara bir fikir söylemiş: her bir prens kendinin yayı alsın ve arrowı bir tarafa atsın. sonra gitsin baksın arrowı kimin evinin yanında döşmüş , prens o evdakı kızı evlensin. prensler arrowı atmıslar ve sonra saraydan çikmişler , arrowa aramak için. ilk başta büyük prens biraz şanslıymış çünkü onun arrowı güzel bir kızın evinin yanında döşmüş ve küçük prensin arrowı çok bir çirkin kızın evinin yanında döşmüş. ikiside kızları almışlar ve saraya dünmüşler. prenslerin babası ve annesı küçük prensin şensi içi üzülmüşler. ama geçede çök acayip birşey olmuş. O çirkin kız anıden çok bir güzel kız dönüşmüş. küçük prensi çok şaşırmış ve çok mutu olmüş çönkü o hayatan böyle bir güzel kız görmemiş. çirkin kız hikayenin küçük prense söylemiş. çirkin kız günduzda çirkin oliyormuş ve akşamda hakiki halineye döniyormuş ve çok güzle oliyormuş ve sebap buymiş: bir cadı ona ceza vermiş çönkü o cadı ona sevmemiş ve eski halineye dönmek için sadece bir carı vermiş. Bir prens ona aşık olsun ve o prensinden bir öbeçek alsın sonra herşey eski gebi dönecek. prens ona gercekten sevmiş ve ona öbemiş. o öbeşmekten sonra çirkin kız eski halineye dönmiş ve evlenmişlar ve beraber mütiş bir hayat yaşamışlar.
Sep 11, 2014 8:04 PM
Corrections · 4
1

Bir Masal: (this text is in my mind and it is for practising on how to use the simple past tense )

Sarayda iki tane prens varmış. Evlenmeye karar vermişler, ama daha o vakte kadar kendilerine bir kız bulamamışlar. Sarayın hakimi onlara bir fikir önermiş / (söylemiş):
Her bir prens kendinin yayı alsın ve arrowı oku (in english arrow, in turkish ok) bir tarafa atsın. Sonra gitsin baksın arrowı ok kimin evinin yanınada düşmüş, prens o evdeki kızla evlensin.

Prensler arrowı oku atmışlar ve sonra oku aramak için saraydan çıkmışlar , arrowa aramak için.
İlk başta büyük prens biraz şanslıymış çünkü onun arrowı oku güzel bir kızın evinin yanına düşmüş ve küçük prensin arrowı oku çok bir çirkin bir kızın evinin yanına düşmüş. İkisi de kızları almışlar ve saraya dönmüşler.
Prenslerin babası ve annesi küçük prensin şansınaansı için) üzülmüşler. Ama geçede geceleyin (gece) çok acayip bir şey olmuş. O çirkin kız aniden çok güzel bir kıza dönüşmüş. Küçük prensi çok şaşırmış ve çok mutlu olmuş çünkü (o) hayatan hayatta böyle güzel bir kız görmemiş.
Çirkin kız hikayesini küçük prense söylemiş. Çirkin kız günduzda gündüzleyin / (gündüz) / (gündüzün) çirkin oluyormuş ve akşamda olunca hakiki halineye dönüyormuş ve çok güzel oluyormuş ve sebebi de şuymuş (sebep buymuş): bir cadı ona ceza vermiş, çünkü o cadı onu sevmemiş ve eski halineye dönmek için sadece bir şart koşmuş / koymuş. carı vermiş. Bir prens ona aşık olsun ve o prensinden bir öbeçek öpücük alsın ve sonra her şey eskisi gibi olacakmış. gebi dönecek.
Prens onu gerçekten sevmiş ve onu öpmüş. O öpüşmeden sonra çirkin kız eski halineye dönmüş ve evlenmişler. Beraberce mutlu mesut yaşamışlar. (Beraber müthiş bir hayat yaşamışlar.)

September 11, 2014

Sonra gitsin baksın, ok kimin evinin yanına düşmüşse, prens o evdeki kızla evlensin.

September 11, 2014
Want to progress faster?
Join this learning community and try out free exercises!