Nick
Sorunum: bonkör ve cömert olan çiftçilere nasıl cevap vermek? 2007 yılındaki haziran ayında ondur gün yürüyerek Likya Yolunun Fethiye’den Kaş'a giden patika kısmını eşimle yaptık. Gelecek yılında, 2015'ta, Kaş'tan Antalya'ya giden yol kısmını bitirmemiz için Kaş'a dönmek istiyoruz. Bu sebebiyle daha Türkçeye çalışmayı karar verdim. Sorunum var: 2007 yılında birçok köylü çiftçi bize yemekleri verdi (biri kahvaltıyı, diğer domatesi, evde pişirildiği ekmeği veya -bizim sedirde otururken- kahveyi, üçüncü insan akşam yemeğini...). Utangaçtık ('We were embarrassed by their generosity' söylemek istiyorum): İkram edilirken ne demek, ne yapmak bilmiyorduk. Onlara teşekkür ederdik, biri veya iki para kabul ederdi; ama, bence, fazla az. Bize edildiği ikrama cevap vermemiz için ne yapabilirimiz? Büyükşehirli Türkler, ne yapıyorsunuz? Daha Turkçeye çalışırsam, sohbet teklif edebilirim düsünüyorum. Ne dersiniz? Teşekkürler.
Sep 12, 2014 8:16 AM
Corrections · 7

Sorunum* (Tavsiyeniz nedir?) : Bonkör ve cömert olan çiftçilere* (karşı) nasıl cevap vermek* davranmalıyım?

2007 yılınındaki haziran ayında onbirdur gün yürüyerek Likya Yolunun Fethiye’den Kaş'a giden patika kısmını eşimle kat ettik.* yaptık. Gelecek yılında da, 2015'te, Kaş'tan Antalya'ya giden yolu kısmını bitirmekmiz için Kaş'a dönmek istiyoruz. Bu sebebiyle sebeple daha Türkçe'ye biraz daha çalışmaya karar verdim.

Sorunum var (Tavsiyeniz nedir?) : 2007 yılında birçok köylü çiftçi bize yemeklerini verdi (sofrasını açtı).* (biri kahvaltı hazırladı, diğeri domatesi ikram etti, bir diğeri evde pişirildiği pişirdiği ekmeği, veya bizim sedirde otururken kahveyi, üçüncü insan* bir diğeri akşam yemeğini...). Cömertlikleri karşısında Utandıkgaçtık ('We were embarrassed by their generosity'* söylemek istiyorum): İkram karşısında ne denir, nasıl davranılır edilirken ne demek, ne yapmak   bilmiyorduk.*  Onlara teşekkür ederdik ettik, biri veya iki bir iki kişi para kabul ederdi etti; ama, bence, bize yapılanlar/ikram edilenler karşısında fazla az. Bize edildiği yapılan ikrama cevap vermemiz için ne yapabiliriz / yapmalıyız yapabilirimiz? Büyükşehirli Türkler, (Büyük şehirde yaşayan Türkler) bu durumlar karşısında ne yapıyorsunuz? Daha Türkçe'ye biraz daha çalışınca, sohbet teklif edebilirim etmeyişünüyorum. Ne dersiniz?
Teşekkürler.

 

* "Sorunum" is okay. But in here you try to get an advice. Where we use "sorunum"? If we have a problem and if we can't do anything, we can't keep going on our normal life, that means "sorun"... If you check dictionary it offers you sorun : problem is the same. (For example: you want to go your job, but your car doesn't work, this is a "sorun" (problem, also we use in Turkish) So you it is a barrier for you...) But in here you need an advice. I don't say "sorunum" is wrong, but "Tavsiyeniz nedir?" is better...

 

* Bonkör ve cömert olan çiftçi: This is also true. But in Turkish you (we) can describe them shortly as "hospitable". I think you mean it infact (just a guess of course)

 

* Cevap vermek: It is not so wrong. But it is a limited action. But if we use the verb of "davranmak" we have a general verb and it contains a wide meaning (act, answer, reaction etc...)

 

* "yaptık" is not good in here. We can't use the verb of yaptık. It is understandable, but not good. However sometimes it is using as "yol yapmak" in Turkish, in here there are a lot of word between yol and yapmak... Because of this the meaning of sentence is weak. But if we use kat etmek (get over), the meaning of sentence has a powerful meaning...

 

* "Yemeklerini verdi." is understandable. But in here "Sofrasını açtı." is better than "yemeklerini verdi." Because in here you want to say "they were so good people, and they gave their "love" with the foods and beverages" and "sofrasını açmak" contains also all of these meanings...

 

* In here if we use "Üçüncü insan" it becomes automatically a common people for you. I mean "if you don't know about him/her" and if he/she is a common people for you, you can use "üçüncü insan"... "Üçüncü insan" has a meaning like this. But they are precious for you and at least we can use in here "bir diğeri"...

 

*We were embarrassed by their generosity: Cömertlikleri karşısında utandık.

 

* We can use also this: Bir şey ikram edilirken ne denir, nasıl davranılır bilmiyorduk

September 12, 2014

Sorunum: bonkör ve cömert olan çiftçilere nasıl cevap vermeliyiz?

2007 yılındaki haziran ayında ondur gün yürüyerek Likya Yolunun Fethiye’den Kaş'a giden patika kısmını eşimle yaptık. Gelecek yılda, 2015'te, Kaş'tan Antalya'ya giden yol kısmını bitirmemiz için Kaş'a dönmek istiyoruz. Bu sebebiyle yüzden daha Türkçeye daha fazla çalışmaya karar verdim.

Sorunum var: 2007 yılında birçok köylü çiftçi bize yemekleri verdi (biri kahvaltıyı, diğeri domatesi, evde pişirdiği ekmeği veya -bizim sedirde otururken- kahveyi, üçüncü insan akşam yemeğini...). Onların cömertliği karşısında utanmıştık. ('We were embarrassed by their generosity' söylemek istiyorum): İkram edilirken ne dememiz, ne yapmamız gerektiğini bilmiyorduk. Onlara teşekkür ederdik, biri veya ikisi para kabul ederdi; ama, bence, fazla az. Bize edilen ikrama cevap vermemiz için ne yapabiliriz? Büyükşehirli Türkler, ne yapıyorsunuz? Daha Turkçeye çalışırsam, sohbet teklif edebilirim diye düsünüyorum. Ne dersiniz?
Teşekkürler.

 

 

Your Turkish is really good. Turkish people are generous, they make you favors without expecting something in return but I understand your situation. :) If you talk to them they will like it, you can talk with them even now, don't worry. I hope you'll enjoy your trip! :))

September 12, 2014
I am sorry I had a mistake in upper text. It was not "Çok sağolsun"... It must be "Çok sağ olun."
September 12, 2014
Mr. Nick... If you check the properties of Turks from ancient or medieval books which were written by the voyagers at that time you can easily realize that the marked property is the hospitable of Turks. This property still keeps going, especially in rural areas. You can say them shortly "Anadolu insanı / Anatolian people"... First of all I proud of this property of my nation. There is an expression in Anatolia as "Tanrı misafiri" / I don't know how can I translate it but may be we can say him/her "Guest by God"... It is a custom to help a foreigner whom way pass on our way. In addition this it is also a nice side of our religion... It is like an order by Islam... Regardless of the voyager's (Tanrı Misafiri) nation or religion, everybody try to help him/her. That's why Mevlana says "No matter who you are, you are welcome"... Anatolian people doing this just for the mercy, not for money or anything of else... That's why some of them don't accept the money when you offer them... Anyway, you can say these: When they help to you: "Çok teşekkürler", "Allah razı olsun","Çok sağolsun" You can use all of these after the treat. But we use especially after the treat "Ellerinize sağlık". This is also an expression. When we translate it into Turkish word by word it means "Well-being your hands"... This means "You prepared all of these thanks to your hands and well-being your hands, so you can prepare anytime whenever you want"
September 12, 2014
Want to progress faster?
Join this learning community and try out free exercises!