Babamın Askerliği
İkinci Dünya Savaşında babam çocuktu ve savaşa katılmadı. Savaş bittikten sonra askerlik yapması gerekti. Daha iyi durumda olmak için üç yıllık sözleşme imzaladı: Askerlikte bir süre sonra gibi daha zamanı geçerek, babamın daha iyi rütbeyi ve maaşı olmuş olacak. O zaman gözden kaybolan(?) Britanya İmparatorluğun birçok yerine gitmiş: Küzey İrlanda'ya, Hindistan'a ve Mısır'a. Bence, üç yerden en ilgili ilginci ise Hindistan'dı. İngiltere'den Bombay'a büyük vapurla gittikten sonra, babam Madras'a gitmiş. Bir süre kampta oturduktan /kaldıktan sonra o zamanlar Hindistan’da ve bugün Pakistan'da ait olan Abbottabad kentine trenle gönderilmiş. (Sonraki bir zamanda, 2000’li yıllarda, veya Bugünlerde Abbottabad dünyaca ünlü oldu, çünkü ABD’lilerin Osama Bin Laden'i öldürdüğünde onlardan o bu şehrin bir evinde saklanıyordu.) Babamın kamp yaşamı kolaymış: Urdu dilini öğrenmeye başlamış. Muharebe Savaşmamış; herhangi birisini öldürmemiş. 1947 yılında Pakistan Birleşık Krallık’tan bağımsızlığını aldı; Britanyalı askerleri, babam dahil, silahları bırakmaları gerekti. Mısır'a giden vapura binmek için 1.500 kilometrelik yolu yürüyerek Abbottabad'dan Karachi'ye silahsız ve korku duyarak gitmiş: 20 yaşındaki babam ne olurdı, neler olabileceğini bilmiyormuş. Ama, silahsız olmalarına rağmen, Britanyalıların güvenlik sorunu olmamış yoktu; Hintliler ve Pakistanlılar ise, aksine, çok çile çekmişlerdi.
Well done..When you write about an event done and you heard about it from another you have to use geçmiş zamanın rivayeti structure in all sentences