Kibrista Kabus (2)
Ikinci gun: Sabah saat 6.30'dete kahvalti icin otellin lokantasina gidiyordum. Ercan bey bir masada oturyordu, bana “good morning, how are you” dedi bana, sonra da kahvaltimaı yedirken benimle sohbet etmeye calisyordu. Bir sure sonra, “This is not in the tour plan, but I want to take you to eat dinner tonight (bunu turdaeki bir plan degildir, ama bugun seni aksam yemegine goturmek istiyorum” dedi. Bir Yabanci bir ulkede ve bir yabanci erkekle aksam yemege gitmeknin iyi fikir degildir olmadığını dusunuyordum, “thanks, but after a long and tiring city tour, I think I’ll sleep early tonight (tesekkurler, ama uzun ve yorucu bir sehir ici turundan geldikten sonra, erken uyuyacagim)” dedim. Beni ikna etmeyediyordu çalışıyordu, ama hep hayir diyordum, sonra da “I have things to do, for the city tour I’ll put you in a group from other travel, the bus is there (Benim isim var, sehir ici tur icin, seni baska acentanınesinin grubuna koyacagim seni, otobus oradadir)” deyip ve gitti. Otobuse girdim, herkes oturuyordu, gitmekmizi için hazirlardi.
Ucuncu gun: Lokantasinin masasında oturup kahvaltimıa bekliyordum, fazla beklemeden kahvaltim geldi, üzerinde bir cicek vardi tepsinde. Bugun, merkeze gitmeyei dusunuyordum. Yemek yiyerken bir otellin Ingilizce az konusanbilen, ismi “Hakan” olan elemanına, ismi “Hakan” oraya nasıl gideceğimi sordum nasil oraya gidecegime. Hakan bey de anlatti, ve aksam olmadan otelle geri donmeme istedigini gerektiğini soyledi, cunku minibus gec saatte olmayacaktı. O sabah da otellin sahibleriynle karstilastik, bir ciftir (kari-koca), biraz konustuk biraz. Gitmeden once, kadin bana bir isim karti verip, “birsey olursa bizei arayabilirsin” dedi. Merkeze gittim, oradan yuruyerek heryere gidebiliyordum. Cok guzeldi, cok temiz denizi vardi. Yururken birinin beni takip ettigini hissediyordum, ben de arkasima bakiyordum, benden biraz uzakta iki genc adam vardi benden biraz uzaklardi. Yurumeye devam ediyordum, bu sefer cok hizli kalabalik yere arayip yurumeyeyordum devam ediyordum, ara sira onlara baktim, hala beni takip ediyorlardi. Cok korkuyordum, kosmaya basladim ve bir lokanta gordugumde oraya girdim. Aksam olmadan otelle geri dondum.
(Devam edecek....)
Kıbrıs'ta Kabus (2)
İkinci gün: Sabah saat 6.30'da kahvaltı için otellin lokantasına gidiyordum. Ercan Bey bir masada oturuyordu. “Good morning. How are you?” dedi bana sonra da kahvaltıma yedirken ederken benimle sohbet etmeye çalışıyordu. Bir süre sonra, “This is not in the tour plan, but I want to take you to eat dinner tonight (bunu turda yer alan bir plan değildir, ama bugün seni akşam yemeğine götürmek istiyorum” dedi. Bir yabancı ülkede ve bir yabancı erkekle akşam yemeğine gitmek iyi fikir değildir diye düşünüyordum. “Thanks, but after a long and tiring city tour, I think I’ll sleep early tonight (Teşekkürler, ama uzun ve yorucu bir şehir turundan sonra sehir ici tur geldikten sonra, erken uyuyacağım) dedim. Beni ikna ediyordu etmeye çalışıyordu, ama hep hayır diyordum. Sonra da “I have things to do, for the city tour I’ll put you in a group from other travel, the bus is there (Benim işim var, şehir içi tur için, başka acentesinin grubuna koyacağım seni, otobüs oradadir)” deyip ve gitti. Otobüse girdim, bindim. Herkes oturuyordu ve gitmeye gitmemizi hazırdı.
Üçüncü gün: Lokantasinin masasında oturup kahvaltımı bekliyordum. Fazla beklemeden kahvaltım geldi. Tepside bir çiçek vardı. bir cicek vardi tepsinde. Bugün, merkeze gitmeyi düşünüyordum. Yemek yerken yiyerken bir otellin Hakan isminde az İngilizce konuşabilen bir elemanına oraya nasıl gideceğimi sordum. Hakan Bey de anlattı. Akşam olmadan (I think you meant to say gece olmadan) otelle geri donmemi istediğini söyledi. Çünkü geç saatte minibüs olmayacaktı. O sabah da otellin sahibi çift ile karşılaştık. bir ciftir (kari-koca), Konuştuk biraz. Gitmeden önce, kadın bana bir isim kartı kartvizit verip, “birşey olursa bizi arabilirsin” dedi. Merkeze gittim, oradan yürüyerek her yere gidiyordum. gidebiliyordum. Çok güzeldi. Çok temiz bir deniz vardı. Yürürken birinin beni takip ettiğini hissediyordum. Ben de arkasima bakıyordum. İki genç adam vardı. Benden biraz uzaktalardı (benden biraz uzakta iki genç adam vardı) Yürümeye devam ediyordum. Bu sefer çok hızlı kalabalık yere arayip yürüyordum. Ara sıra onlara baktım. Hala beni takip ediyorlardi. Çok korkuyordum. Koşmaya başladım ve bir lokanta gordugumde görüp oraya girdim. Akşam olmadan otelle geri döndüm.
(Devam edecek....)