Pazar günkü yazım
Bütün hafta saat sekizden beşe kadar çalıştıktan sonra yoruldum. Bu haftasonu tembelim (tembellik yapıyorum: çalışmak istemiyorum, dinleniyorum), aslında bugün kuzenim ile buluşacaktım ama haftaya erteledim, haftaiçi bir gün birlikte akşam yemeğe çıkacağız. Arka bahçemizdeki yeni terasta çok vakit geçiriyoruz. Güneş akşamları o tarafa vuruyor, ondan dolayı orada bir teras inşa ettik. Annemler mağazaya gidip teras için mobilya alacaklarmış birazdan, kanepe ve masa için arayacaklar. Sürekli internette kendime yeni kıyafetler bakıyorum. Önümüzdeki haftasonu maaşımı alacağım, o yüzden birkaç kıyafet almayı düşünüyorum. Sonbaharda belki İngiltere'ye bir haftasonu için gideceğim babamla. Orada Kanada'da tanıştığımız birkaç insanlar gelecek, eski arkadaşlarla yeniden görüşmek çok eğlenceli olacak. İş sözleşmem ağustosun sonuna kadar sürüyor. Ondan sonra ne yapacağımı şu an bilmiyorum, büyük ihtimalle ekstra olarak çalışmaya devam edebilirim. Bu başka bir iş buluna kadar idare eder. Hayalim ileride bir tercüman olarak çalışmaktır galiba, bu fikriyi çok beğeniyorum. Onun için Türkçemi baya geliştirmem gerek, özellikle konuşma konusunda çok ihtiyacım var. Geçen gün biraz nişanlımla dertleşiyordum o da "Eğer Türkiye'ye gidip çalışmak istersen arkandayım, seninle gelirim." demişti. Belki bir gün giderim, en azından orada birkaç aydır yaşarsam çok iyi gelecek bana, çünkü her gün Türkçe konuşmak zorunda olacağım. Utangacım biraz Türkçe konuşurken ama kendimi biraz zorlasam iyidir bence.
Harikasın Emma :) Biraz daha zorlasan benden iyi Türkçe konuşacaksın :)