Nick
Likya Yolunda yürüyüş yaptık (9): 2015/05/26 Çadırımızını toparlayıp kuru yemişli küçük kahvaltımızı yedikten sonra Finike'ye doğru yola koyulduk. Finike'deki bir lokantada cihazlarımız şarj edilirken gerçekten kahvaltımızı yaptık. Daha sonra kasabada gezindik. Türk köy ve şehirlerinde Atatürk'un heykeli görmeyi bekliyoruz, ama Finike'de görmedik. Ancak Finike'nin iktisatinde portakal çok önemli olduğunda portakalın en az iki heykeli var! Likya Yolunun sonraki 30 kilometre karayolun yanındaki sahil boyunca uzaniyor. Güneşte gölge yok. Bu nahoş bölümden çekinmek için Likya Yolu'nda geçiren çok yürüyüşçüler otobüse biniyor. Biz de şöyle yaptık. İlk önce Finike'den Kumluca'ya giden bir dolmuşa bindik. Otobüsün rotasını bilmiyorsanız dışarıdaki seyahat çok stresli ve gergin olabilir. Nerede olduğunuzu bilmek için haritaya ve sokaklara baktığınız için, yolculuk süresini hesapladığınız için, iyi anlamadığınız cevapleri veren kişilere sordığınız için, otobüs şoförün yardımcı olacağını ümit ettığınız için, yolculuğunuz rahatsız. Genelde Türkiye'de kişiler yardımcı olmak istiyor (teşekkür ederiz!), ama Türkçe konuşmak için iletişim seviyesimde dediklerini anlamam sık sık kolay değil! Kumluca merkezine geldiğinde şoför bey inmemizi telkin etti, ama rehber kitabınızda okuduğumuzu izledik ve otogara doğru devam ettik. Orada yetişmek istediğiniz Karaöz köyüye giden son dolmuşun gittiğini bildik. Yapmak istediğiniz seyahat parçasını yapan ve Mavikent'e giden otobüs varmış, ama otogardan geçmemiş: 500 metrelik yürüyüş yapmamız gerekti. Belki önceki şoför aynı şeyi söylüyordu. Bilemeyiz. Otogardaki otobüşçülerin dediği dörtyola yürüyüş yaptık, ama Türkiye'de şehirler dışında çoğunlukla gibi durak tabelası yoktu. Orada bekleyen erkeğe sordum: evet, o da aynı dolmuşu bekliyor. On minutu daha sonra dolmuş geldi. Sonraki sorunumuz, inmemiz nerede gerek? Şoför beyin dediği durak bize uygun olduğunu bilmeden dolmuştan indik. Evet: İndiğimiz dörtyolda rehber kitabının bahsettiği Orman Müdürlüğün bürosunu vardı! Şimdi Mavikent'ten Karaöze gitmek lazim, ama o hikayeti diğer bir gün söyleyeceğim... [Fotoğraf: bindiğimiz dolmuş]
Aug 22, 2015 4:25 PM
Corrections · 5

Likya Yolunda yürüyüş yaptık (9): 2015/05/26

Çadırımızını toparlayıp kuru yemişli küçük kahvaltımızı ettikten sonra Finike'ye doğru yola koyulduk. Finike'deki bir lokantada cihazlarımız şarj olurken gerçek kahvaltımızı yaptık. Daha sonra kasabada gezindik. Türk köy ve şehirlerinde Atatürk'ün heykelini görmeyi bekliyoruz, ama Finike'de görmedik. Ancak Finike'nin iktisatinde portakal çok önemli olduğunda portakalın en az iki heykeli var!

Likya Yolunun sonraki 30 kilometre karayolun yanındaki sahil boyunca uzanıyor. Güneşte gölge yok. Bu nahoş bölümden çekinmek için Likya Yolu'nda geçiren çok yürüyüşçüler otobüse biniyor. Biz de şöyle yaptık. İlk önce Finike'den Kumluca'ya giden bir dolmuşa bindik.

Otobüsün rotasını bilmiyorsanız dışarıdaki seyahat çok stresli ve gergin olabilir. Nerede olduğunuzu bilmek için haritaya ve sokaklara baktığınız için, yolculuk süresini hesapladığınız için, iyi anlamadığınız cevapları veren kişilere sorduğunuz için, otobüs şoförün yardımcı olacağını ümit ettiğiniz için, yolculuğunuz rahatsız. Genelde Türkiye'de kişiler yardımcı olmak istiyor (teşekkür ederiz!), ama Türkçe konuşmak için iletişim seviyesinde dediklerini anlamam sık sık kolay değil!

Kumluca merkezine geldiğinde şoför bey inmemizi telkin etti, ama rehber kitabımızda okuduğumuzu izledik ve otogara doğru devam ettik. Orada yetişmek istediğimiz Karaöz köyüye giden son dolmuşun gittiğini öğrendik. Yapmak istediğimiz seyahat rotasını izleyen ve Mavikent'e giden otobüs varmış, ama otogardan geçmemiş: 500 metrelik yürüyüş yapmamız gerekti. Belki önceki şoför aynı şeyi söylüyordu. Bilemeyiz. Otogardaki şoförlerin dediği dörtyola yürüyüş yaptık, ama Türkiye'de şehirler dışında çoğunlukla gibi durak tabelası yoktu. Orada bekleyen adama sordum: evet, o da aynı dolmuşu bekliyor. 10 dakika daha sonra dolmuş geldi. Sonraki sorunumuz, nerede inmemiz gerektiğiydi. Şoför beyin dediği durağın bize uygun olduğunu bilmeden dolmuştan indik. Evet: İndiğimiz dörtyolda rehber kitabının bahsettiği Orman Müdürlüğün bürosunu vardı! Şimdi Mavikent'ten Karaöze gitmek lazım, ama o hikayeyi başka bir gün anlatacağım... 

[Fotoğraf: bindiğimiz dolmuş]

September 1, 2015

Likya Yolunda yürüyüş yaptık (9): 2015/05/26

Çadırımızı toparlayıp, kuru yemişli küçük kahvaltımızı yedikten sonra Finike'ye doğru yola koyulduk. Finike'deki bir lokantada cihazlarımız şarj edilirken gerçekten asıl kahvaltımızı yaptık. Daha sonra kasabada gezindik. Türk köy ve şehirlerinde Atatürk'un heykelini görmeyi bekliyorduk uz, ama Finike'de göremedik. Ancak Finike'nin iktisatinde  ekonomisinde veya iktisadi hayatında portakal çok önemli olduğunda portakalın en az iki heykeli var! (daha doğal kullanımı: Finike'de portakal meşhur olduğundan, şehirde en az iki heykeli vardı!)

Likya Yolundanun sonraki 30 kilometre karayolun yanındaki boyunca sahil yolu uzaniyor. Güneşte gölge yok. (bu cümle anlaşılmıyor.) Bu nahoş bölümden çekinmek için Likya Yolu'nda geçiren geçenler çok yürüyüşçüler (yürüyüşcü diye bir kelime yok, belki yaya veya yürüyüş yapanlar olabilir) otobüse biniyor. Biz de şöyle öyle yaptık. İlk önce Finike'den Kumluca'ya giden bir dolmuşa bindik.

Otobüsün rotasını bilmiyorsanız dışarıdaki seyahat çok stresli ve gergin olabilir. Nerede olduğunuzu bilmek için haritaya ve sokaklara baktığınız için, yolculuk süresini hesapladığınız için, iyi anlamadığınız cevapleri veren kişilere sordığınız için, otobüs şoförün yardımcı olacağını ümit ettığınız için, yolculuğunuz rahatsız. Genelde Türkiye'de kişiler yardımcı olmak istiyor (teşekkür ederiz!), ama Türkçe konuşmak için  (bu kelimelere gerek yok, ne demek istediğiniz anlaşılıyor) iletişim seviyesimde dediklerini anlamam sık sık kolay değil! olmuyor!


Kumluca merkezine geldiğinde şoför bey inmemizi telkin etti, ama rehber kitabınızda /kitabımızda/ (1.tekil şahıs: benim kitabım) okuduğumuz rotayı izledik ve otogara doğru devam ettik. Orada yetişmek istediğiniz /istediğimiz/ Karaöz köyüne giden son dolmuşun gittiğini /veya kaçırdığımızı/ öğrendik bildik. Yapmak istediğiniz seyahat parçasını yapan ve Mavikent'e giden otobüs varmış, ama otogardan geçmezmiş: 500 metrelik yürüyüş yapmamız gerekti. Belki önceki şoför aynı şeyi söylüyordu. Bilemeyiz. Otogardaki otobüşçülerin dediği dörtyola yürüyüş yaptık, ama Türkiye'de şehirler dışında çoğunlukla gibi durak tabelası yoktu. Orada bekleyen erkeğe adama sordum: evet, o da aynı dolmuşu bekliyormuş. On minutu Bir dakika sonra dolmuş geldi. Sonraki sorunumuz, inmemiz nerede gerek? Şimdide nerede inmemiz gerektiğini bilmiyorduk. Şoför beyin dediği durak bize uygun olduğunu bilmeden dolmuştan indik. Evet: İndiğimiz dörtyolda rehber kitabında bahsedilen Orman Müdürlüğün bürosu vardı! Şimdi Mavikent'ten Karaöze gitmemizk lazim, ama o hikayeti diğer bir gün söyleyeceğim... anlatacağım...
[Fotoğraf: bindiğimiz dolmuş]

August 22, 2015
Want to progress faster?
Join this learning community and try out free exercises!