Likya Yolunda yürüyüş yaptık (14)
Sonraki gün dağa doğru yürüyüş yapmaya başladık. Arkadaşımız Oğuzhan daha önce yola koyulmuştu. Bir az yürüyüş yaptıktan ve Yanartaş'ı geçirdikten sonra birkaç alabalık restoranının olduğunu Ulupınar köyüne ulaştık. Erken varsaydık da, onlardan birinde yiyeceğimize karar verdik. Daha sonra tekrar yola devam ettik.
Yukarı Beycık köyünde rehber kıtabının bahsettiği markette alışveriş yapmak istiyorduk ama oraya ulaştığımızde o marketin bir ay önce kapatıldığını öğrendik. Market hakkında bilgileri veren oradaki bir lokantanın sahibi, bize ekmek, domates, salatalık ve yeşil biber verdi. Teşekkür ettik. Sonra, İspanyol olduğumuzu sordu. Bizim öyle olduğumuzu söylediğimizde Oğuzhan lokantada bir saatten fazla bizi bekledeğini anlattı.
Daha geç cadırımızı kurmak için düz alan aradığımızda Oğuzhan'ı bulduk. Çadırımızın içinde uyku tulumumuzda yattıktan sonra, büyük gürültü duyduk. Baslangıçta fırtınanın gök gürültüsü olduğunu düşündüm, ama sonra düşen taşlar olduğunu anladım, çok korktum ve çok hızlı çadırımızdan çıktım. Taşlar çok gürültülüyse de tehlikemiz yoktu.
[Fotoğraf: Yanartaş'ın topraktan çıkan alevleri (ve ben!)]