Çam Kozalağı Komplosu (hikaye)
Bir zamanlar, çok zengin bir adam varmış. Hayatta bu adamın tek amacı paraymış (Bu adamın hayattaki tek amacı paraymış). O bir elektronik şirketinin patronuymuş ve bu şirkette binlerce kişi çalışıyormuş. Bu adaman fazla kötü değilmiş ama aynı zamanda, fazla cömert de değilmiş. Çoğu kez, kendinin/kendisinin para tutması kazanması için, başkalarını (accusative) aldatıyormuş. Şirketi güzel bir vadideymiş bulunmuş ve etrafında yemyeşil bir çimen tarla varmış. Onu görseydin, ilk bakımda bakışta, bir çiftlik olduğunu sanırdın. Şirkette çalışanlar, yakında bir köyde yaşıyor, haftada dört beş şirkete gidiyormuş. Bu şirket İinternet üzerinden, nadir çam kozalağı ve başaka ormanlardaki bitkileri satıyormuş. O zaman, çam kozalağı moda olduğu için, herkes çam kozalağıyla süslenirdi. Kadınlar çam kozalağını elbisede giymiş, erkekler şapkada giymiş. Evler bol bol çam kozalağıyla süslenmiş. Herkes çam kozalağı için çıldırdıırmış. Bu nedenle, şirketi çok popülermiş.
Bir gün, patron daha çok para kazanmak için aklına bir fikir ona gelmiş. İşçinin köyün yerine, bir lunapark kurmak istemiş. Aileleri başka bir yere taşırıp, işçi sadece lunaparkta kalır (I couldn't understand here). Bu planıdan bahsedersek (if we mention this plan), herkes ayaklanacağını bilmiş, ve bu yüzden, gizlice planı harekete koymuş/sokmuş. İnşaatçıları kirayla tutmuş ve bir an önce gelmesini istedimiş.
Birdenbire, inşaatçılar işçilerin köyüne gitmişler, binaları yıkmaya başladımışlar. Anneler ağlayarak evlerinin kırıldıklarını görmüş ve babalar bağıra bağıra eşlerinin (their wives) ve çocuklarının taşındıkları görünce, delirmiş/çıldırmış çıkmış.
Köyün hocası, ismi Mehmet Hoca, bu şeyin çok yanlış olduğunu bilmiş/anlamış ve acımasızlığın durdurması gerektiğini bilerek/düşünerek, köyü kurtarmak için bir maceraya atılmış. Mehmet Hoca gayet/oldukça yaşlıymış, yaklaşık 80 yaşındaymış. Yaşlı olduğu olmasına rağmen, çok heyecanlıymış. Onun herkesi kurtarması gerekiyormuş çünkü tüm işçiler zincirlerdele bağlandımış, yalnız o özgür kalmış. Dua edip, tüfeğini alıp, şirkete doğru yola çıktımış.
Yolda birçok sincapla tanışmış. Çocukluğundan beri sincaplarla konuşma yeteneğini geliştirdiği için, akıcı bir şekilde sincaplarla konuşabilmiş. Sincaplar, şirketten dolayı ormanların yanacağını anlatınca, hoca iki kat daha kızmış. "Şerefsiz patron sadece para için bunu yapıyor. Durdurmam gerek. Yoksa, hem ailemiz hem de sincapların ormanı kaybolacak." kendi kendine dedi/dedi kendi kendine. Kaşlarını çatarak, şirkete doğru gitmişti.
... devam edecek...
Çam Kozalağı Komplosu (hikaye)
Bir zamanlar, çok zengin adam varmış. Bu adamın hayattaki tek amacı paraymış. O bir elektronik şirketinin patronuymuş ve bu şirkette binlerce kişi çalışıyormuş. Bu adam fazla kötü değilmiş ama aynı zamanda, fazla cömert de değilmiş. Çoğu kez, kendisinin para kazanması için, başkalarını aldatıyormuş. Şirketi güzel bir vadide bulunuyormuş ve etrafında yemyeşil çimenler ve tarlalar varmış. Onu görseymişseniz, ilk bakışta, çiftlik olduğunu sanırmışsınız. Şirkette çalışanlar, yakında bir köyde yaşıyor, haftada dört beş gün şirkete gidiyormuş. Bu şirket İnternet üzerinde, nadir çam kozalağı ve başka orman bitkileri satıyormuş. O zamanlar, çam kozalağı moda olduğu için, herkes çam kozalağıyla süslenirmiş. Kadınlar çam kozalağını elbisede, erkekler şapkada kullanırmış. Evler bol bol çam kozalağıyla süslenirmiş. Herkes çam kozalağı için çıldırırmış. Bu nedenle, adamın şirketi çok popülermiş.
Bir gün, daha çok para kazanmak için patronun aklına bir fikir gelmiş. İşçilerin köyünün yerine, bir lunapark kurmak istemiş. Aileleri başka bir yere taşınır, sadece işçiler lunaparkta kalır diye düşünmüş. Bu plandan bahsederse, herkesin ayaklanacağını düşünmüş ve bu yüzden, gizlice planını uygulamaya koymuş. İnşaatçılar tutmuş ve bir an önce gelmelerini istemiş.
Birdenbire, inşaatçılar işçilerin köyüne girmiş, binaları yıkmaya başlamış. Anneler ağlayarak evlerinin yıkıldığını görmüş ve babalar eş ve çocuklarının bağıra bağıra kaçtığını görünce, deliye dönmüş.
Köyün hocası, Mehmet Hoca, olup bitenlerin çok yanlış olduğunu düşünmüş ve acımasızlığı durdurması gerektiğini bilerek, köyü kurtarmak için bir maceraya atılmış. Mehmet Hoca gayet yaşlıymış, yaklaşık 80 yaşındaymış. Yaşlı olmasına rağmen, çok heyecanlıymış. Onun herkesi kurtarması gerekmiş çünkü tüm işçiler zincirlerde bağlıymış, yalnız o özgür kalmış. Dua edip, tüfeğini alıp, şirkete doğru yola çıkmış.
Yolda birçok sincapla karşılaşmış. Çocukluğundan beri sincaplarla konuşma yeteneğini geliştirdiği için, akıcı bir şekilde sincaplarla konuşabilmiş. Sincaplar, şirketten dolayı ormanların yanacağını anlatınca, hoca iki kat daha kızmış. "Şerefsiz patron sadece para için bunu yapıyor. Durdurmam gerek. Yoksa, hem ailelerimiz hem de sincapların ormanı yok olacak." demiş kendi kendine. Kaşlarını çatarak, şirkete doğru gitmiş.
... devam edecek...